SEZARYENLE  DOĞUMUN OTİZME VEYA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA  NEDEN OLDUĞUNA DAİR KANIT YOKTUR

BUNU İDDDİA EDEN ÇALIŞMA BİLİMSEL OLARAK GÜÇLÜ VERİ SUNMAMAKTADIR.

Yirmi milyondan fazla doğumdan elde edilen verileri birleştiren yeni bir araştırma, sezaryen doğumunun otizm spektrum bozukluğu (otizm) ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile ilişkili olduğunu iddia etmektedir.İncelenen 61 çalışmanın analizinin sonucu sezaryen ile  doğan bebeklerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gelişme olasılığının altı kat daha fazla olduğu bildirilmiştir.

JAMA Network Open dergisinde yayınlanan araştırmada, toplumda otizm oranının % 1 iken sezaryen ile doğan çocuklarda otizm gelişme riski  % 1,33 olarak bulunmuştur.

Ancak, bu çalışma sezaryen doğumlarının otizme veya DEHB'ye neden olduğunu göstermemektedir.

Bilimde “ birliktelik nedenselliği göstermez “ temel ilkesi vardır. Nedensellik için olası mekanizmanın açıklanması gerekir.

Otizm spektrum bozukluğu (otizm) ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nedir?

Otizm ve DEHB, nörogelişimsel bozukluklarolarak bilinir. Beyin gelişiminden kaynaklandığını varsayılan  davranışsal gelişimde bozukluk anlamına gelir.Otizm durumunda, sosyal ve iletişim gelişiminden sorumlu olan beyin bölümünde davranışsal farklılıklar ortaya çıkar. DEHB için bu farklılıklar, kontrol etme ve doğrudan dikkat kabiliyetini etkiler.

Beyindeki bu gelişim kusurunun sebebi tam olarak bilinmemektedir. İkizlerde yapılan  genetik ve çevresel etkilerin otizmdeki rolünü inceleyen araştırmalar, hem otizmin hem de DEHB'nin oldukça büyük bir genetik faktör içerdiğini göstermiştir. Ayrıca  bu çalışmalar hamilelik sırasındaki bakteriyel veya viral enfeksiyonlar gibi çevresel etkilerin, büyük olasılıkla genetik düzenleme ile etkileşerek hastalık  gelişiminde rol oynayabileceğini göstermiştir.

Bu çalışma ne buldu?

Sezaryen ve otizm arasındaki ilişki olduğu yirmi yıla yakın bir süredir ileri sürülmektedir, yani iddia edilen bulgu yeni orjinal bir bulgu değildir. DEHB ile sezaryen doğum  arasında ise  daha az olsa da  çok sayıda çalışma bulunmaktadır.

JAMA Network Open dergisinde yayınlanan günümüz çalışması, daha önce yürütülen tüm çalışmaları tek bir analizde birleştirmektedir. Bu “meta-analiz” araştırmacıların sezaryen, otizm ve DEHB arasındaki ilişkinin ne kadar güçlü olabileceğine dair bir tahmin yapmalarını sağlamaktadır.

Çalışma sonucunda sezaryen ile doğan çocukların otizm teşhisi konma olasılığı 1.33 kat, DEHB tanısı alma olasılığı 1.17 kat daha fazla bulunmuştur.

Bu durumun(otizm ve DEHB) toplumda görülme oranı zaten düşük olduğundan (otizm için yaklaşık % 1 ve DEHB için % 7), oranlardaki bu artış çok önemli değildir.  Otizm için, bu oranın % 1 prevalansından % 1.33'e kaymasıdır.

Çalışmaya göre gerek planlı sezaryen  ve gerekse  acil sezaryen ile doğmuş çocuklar için de artmış risk oranı  benzer bulunmuştur.

Çalışma tıbbın epidemiyoloji adı verilen bir alt bilim dalının yaptığı bir çalışmadır. Bu bilim dalı toplumda belli hastalıkların ne sıklıkta , hangi durumlarda, kimlerde ne oranda görüldüğünü belirler.Klinik sonuçlar ile ilgilenmez, bu görülme oranı ile durum arasında bir nedenselliğe bakmaz. Bu çaışma sezaryen doğumlarda otizm ve DEHB nin  toplumda beklenenden daha sık olduğunu göstermektedir. Ancak bu çalışmalar hangi  faktörün (sezaryenin) bu orandaki artışa yol açtığını gösteremez. DEHB veya otizm görülme oranı  ile sezaryen doğum arasındaki ilişkiyi inceleyen bu çalışma , nörolojik durumların gelişimini etkileyebilecek  annenin kilosu ve yaşı gibi diğer faktörler dikkate almamaktadır.

Ek olarak, epidemiyolojik çalışmalarda hiçbir biyolojik neden gösterilmemektedir; yani sezaryenin neden çocuklarda yüksek otizm ve DEHB oranları ile bağlantılı olabileceğini açıklamamaktadır, sadece ikisi arasında bir ilişkiden bahsetmektedir. Bu nedenle, DEHB ile otizm sıklığı ve sezaryen arasında nedensel bir bağ kurulmamıştır.

Bu tür bir epidemiyolojik çalışma, bir faktörün (sezaryen) diğerine (DEHB veya otizm) neden olup olmadığını belirleyemez.

Burada 2 önemli nokta  vardır

İlk olarak, başka  bir faktör veya faktörlerin  bu ilişkiyi etkileyebileceğini ekarte edemiyoruz. Örneğin, sezaryenin  obez , daha yaşlı  ve astım gibi bağışıklık sorunları olan gebe  kadınlara daha sık uygulandığı biilinmektedir. Bu faktörlerin tümü aynı zamanda, otizmi olan bir çocuğa sahip olma riskinin artmasıyla da ilişkilendirilmiştir ve  bu faktörlerin sezaryen ile nörogelişimsel bozukluklar arasındaki ilişkiyi yanlış yönlerdirdiği aşikardır. Yani aslında bu faktörler nedensellik olarak otizm ve DEHB ye yol açma riskleri vardır, bu faktörler aynı zamanda sezaryen doğuma da yol açmaktadır. Böylece konuya yalnızca bir açıdan bakıldığında gözlem doğru ama çıkarım yanlış olmaktadır.

İkinci nokta ise, bu tür epidemiyolojik çalışmaların, bilim adamlarının “mekanizma” dediği şeyi sağlayamamasıdır - yani, bu birliğin neden var olabileceğine dair biyolojik bir açıklama yoktur.

Bu tür çalışmalardan elde edilen güçlü kanıtlar olmadan, sezaryen ile nörogelişimsel bozukluklar arasında nedensel bir bağlantı kurmanın bilimsel bir temeli yoktur.

Öyleyse bu çalışmadan ne çıkarmalıyız?

Çalışma, sezaryen ile doğumun otizm ile DEHB arasında istatistiksel bir ilişki olduğuna dair  bir veri sunmaktadır. Yalnızca bu kadar.

Bu bağlantının neden var olduğu hala bilinmemektedir, ancak tek başına sezaryen doğumunun otizm veya DEHB geliştiren çocuk oranlarına katkıda bulunmadığı kesindir.

Bu ilişkide diğer hamilelik faktörlerinin yanı sıra hamilelikte beyin gelişimini etkileyen çevresel faktörlerle  etkileşime  girebilecek  genetik faktörlerin katkıda bulunma olasılığı vardır.



<< Anasayfa'ya Dön

Etiketler :